Afrika Edebiyatı
- DR.NURGÜL ALTUNTAŞ

- 2 Oca
- 2 dakikada okunur
Ülkemizin bulunduğu konum, tarihsel ilişkilerimiz, popüler kültür akımları nedeniyle dünyanın çoğu bölgesi hakkında neredeyse bilgimiz yok. Özellikle Orta Afrika, Uzakdoğu, Güney Amerika kültürlerine az sayıdaki girişimleri saymazsak hep uzak kaldık. Aslında bu kültürleri başta İngilizler olmak üzere Avrupa ülkelerinin yansıttığı kadarıyla dolaylı olarak tanıyabildik. Sömürge ya da savaş dönemlerinde bu ülkelere giden Batılı insanların gözünden baktık onlara. Hangi Çinli yazarı bir Fransız yazar kadar tanıyabildik, hangi Hindu geleneğini bir İngiliz geleneği kadar öğrendik,hangi Afrika halk ezgisi Balkan ritimleri kadar bildik gelir kulağımıza ?
Neyse ki iletişim olanaklarının gelişmesi ile artık dünya daha küçük ve merak duyarsak pek çok kültürü aracısız tanımamız mümkün. Görsel iletişim günümüzde çok yaygın ve kolay olsa da bir kültürü tanımak anlamak için benim için hala en etkili yol yazın hayatını takip etmek. Peki Afrika edebiyatına nereden başlayalım ?

Öncelikle Afrikalı yazarları okuma listeme eklerken Orta ve Güney Afrika’ya daha çok ağırlık verdim. Çünkü Akdeniz kültürünün izlerini taşıyan ve tarihsel bağlarımız olan Kuzey Afrika’yı nispeten biraz daha iyi tanıyoruz. Kölelik, sömürge, safari, açlık, iç savaş, ırkçılık kavramları ile bize anlatılan Orta ve Güney Afrika daha çok ilgimi çekti açıkçası. Kocaman kıtanın kadim insanları tarihsel süreçleri nasıl dillendirmişlerdi öykülerinde?
Başlangıç olarak önerebileceğim kitap “Yuvayı Keşfetmek” , Profil Kitaptan çıkan eser Afrika’nın en prestijli ödüllerinden Caine ödülüne layık görülen yazarların öykülerinden oluşuyor. Farklı Afrika ülkelerinden farklı tarzdaki yazarlar bir çeşit Afrika panoraması sunuyor bize kitapta. Ben Okri, Nadine Gordimer, J.M.Coetzee gibi Afrikalı usta yazar başta olmak üzere her öykü Afrika’nın ayrı bir yanını gözler önüne seriyor.
Kitaba önsöz yazan Ben Okri’nin “Raflar dolusu Dickens, Austen , Hardy gibi klasik kitapla veya Rushdie, Marquez gibi popüler yenilikçi yazarlarla havalı bir kütüphane kurmak kolaydır. Ancak Ukraynalıların, İranlıların, Mısırlıların, Hinduların romanlarına , tanınmayan bir Samoalının şiirlerine, Hollandalının öykü derlemesine, Kenyalı , Nijeryalı, Jamaikalı yazarların yapıtlarına, Portekizlilerin tiyatro oyunlarına, Japon ağıtlarına kütüphanesinde yer vermek insan ruhunun hayalini kurduğu şeylere ilgi duyduğunu gösterir ve işte bu özel bir şeydir.” ifadesi gerçekten beni çok etkilemişti.
Son yıllarda hız kazanan farklı coğrafyaların yazın dünyası keşfetme yolculuğumun güzel bir tercih olduğunu hissettirdi bana bu cümleler ve Afrika’ya doğru yol almak için heyecanım arttı doğrusu.
Kitabın arka kapağında da bulunan yine önsözden bir bölüm “Afrika’yı görmek zor, çünkü onu görmek yürek istiyor. Onu yanılmadan görmek yalın bir ruh istiyor. Onu önyargısız görmek gelişmiş bir insan istiyor…”
Her bir öykü Afrika’nın farklı bir yönünü ön plana çıkararak daha yalın bakmamızı sağlıyor oradaki insanların yaşamlarına. Afrika’yı keşfetmek için safari belgeselleri izlemeyi bırakıp gerçeklerle yüz yüze gelme zamanı öyleyse…
Keyifli okumalar….












Yorumlar