Amritsar Katliamı
- DR.NURGÜL ALTUNTAŞ

- 2 Oca
- 3 dakikada okunur
Saadat Hasan Manto’nun Toba Tek Singh kitabını bitirdikten sonra Hindistan ve Pakistan hakkında pek çok yeni bilgi edindim bunlardan en çarpıcı olanı Amritsar Katliamı idi. Kitaptaki “1991’dan bir hikaye” bu katliamı konu alır.
İngilizler 17 yy’da deniz yoluyla ulaştıkları Hindistan’da zamanla söz sahibi olmuş, ülkenin kaynaklarını sömürerek zenginleşmişlerdi. Ağır vergiler altında ezilen yerel halk, sadece ekonomik değeri olan ürünlerin ekilmesini öngören zirai politikalar nedeniyle açlığa mahkum edilmişti. 65 milyon insan kıtlık nedeniyle ölmüştü. 1.Dünya savaşı başladığında sömürü hızlanarak devam etmiş öte yandan 1 milyon 250 bin Hindistanlı İngilizler için savaşmak üzere askere alınmıştı. İngiliz politikalarından bıkmış olan sömürge karşıtı Hindistanlılar ayrılıkçı saldırılar gerçekleştirmeye başlamıştı. Büyük eyaletlerde iç huzursuzluk baş göstermişti. Karşıt eylemlerin artması üzerine İngilizler ; isyanları bastırmaya yönelik otoriteye geniş yetkiler tanıyan “Rowlett kanunlarını” yürürlüğe koydu.
Hintlilerin “Mahkeme yok, avukat yok , temyiz yok” diye özetledikleri kanuna göre yönetimlere yagılamadan hapsetme, süresiz tutuklama, adli inceleme yapmadan hapsetme gibi yetkiler verilmişti.
Gandhi başta olmak üzere bağımsızlığı savunan liderler ve gruplar bu kanuna karşı sivil itaatsizlik eylemi başlatmıştı. Hindu, Müslüman ve Sihler birleşerek oturma eylemleri ve grevler düzenlemeye bu eyleme uymuştu. Gandhi eylemleri nedeniyle tutuklandı. Ardından Pencap’ın Amritsar şehrinde Hindu’ların kutsal bayramı 9 Nisan Ram Naumi gününde, Müslümanlar da Gandhi’nin tutuklanmasını protesto etmek için bayram törenine katılmak isteyince şehirde tansiyon yükseldi. Eylemleri yönlendirdiği düşünülen iki doktor bayramdan sonra ki gün tutuklandı. Halkın tepkisi gecikmedi. İngiliz askerlerin sivillerin üzerine ateş açması olayların tırmanmasına neden oldu. İngilizlere ait posta binalarına, telgraf ofislerine, misyoner okullarına, bankalara, hükümet binalarına saldırılar düzenlendi. Amritsar şehrine askeri destek istendi. Düzenli İngiliz birlikleri karşısında pek fazla şansları olmadığını anlayan yerel halk; silah taşıyanların ve sokakta grup halinde dolaşanların direkt vurulacağı bildirilince evlerine çekildi. İsyan sırasında pek çok Hindistanlı ve İngiliz vatandaşı zarar gördü.
Şehirde kontrolü ele alan General Dyer sıkıyönetim ilan etti, bütün gösteri ve toplantıların iptal edildiğini, akşam sekizden sonra sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini, yasağa uymayanların vurulacağını bildirdi. Olaylar yatıştıktan iki gün sonra 13 Nisan 1919 Sih’lerin dini bayramı olan “Baisakhi” vardı ve geleneksel olarak Jallianwala Bagh denilen bahçede toplanılarak kutlanırdı.
Jallianwala Bagh evlerin yüksek arka duvarları ile çevrili nispeten çukurda kalan 6-7 dönümlük boş bir alandı. Sih’lerin kutsal mekanı olan Altın Tapınağına bitişikti. Giriş çıkış dar bir koridordan sağlanmaktaydı. Çevredeki dar sokaklara açılan küçük çaplı dört girişi daha vardı. Generalin sokağa çıkma yasağından habersiz olan veya yasağı tanımayan binlerce kişi dini bayram vesilesi ile bahçede toplanmaya başladı. İngiliz yönetimi bunu bir tehdit olarak algıladı ve toplantıyı yeni bir isyan başlangıcı olarak değerlendirdi. Ve General Dyer ana girişi kapatan askerlerine bahçede toplanan sivil halk üzerine ateş açılması emrini verdi.

Kurşunlardan kaçmak isteyen dar çıkış koridorlarına yöneldi ve yaşanan izdiham nedeniyle pek çok insan hayatını kaybetti. Bazıları çevredeki sondaj kuyularına atlayarak canını kurtarmak istediyse de kuyulardan yüzlerce ceset çıkarıldı. Yaklaşık 10 dakika süren ateşin ardından İngiliz kaynaklarına göre 376, Hindistan kaynaklarına göre 1500’ün üzerinde insan hayatını kaybetti.
General Dyer kendi emrettiği katliamın sorumlularının bulunması için Hunter komisyonunu kurdu. Komisyon askerlerin alana girdiği esnada, kadın ve çocukların da bulunduğu topluluğun bahçede oturduğunu ve küçük bir platformda konuşan birini dinlediklerini rapor etmişti. Ancak General alanda sadece erkeklerin bulunduğunu ve dinledikleri kişinin topluluğu hırçınlaştırarak isyana teşvik ettiğini iddia etti. Ölenlerin arasındaki kadın ve çocuk cesetleri yalanını ortaya çıkarsa da İngilizler General’in göstericilere karşı kanunlara göre hareket ettiğini savundu. Sembolik olarak birkaç kişiye kamçılama cezası verilerek olay kapatıldı. Pencap Valisi Michael O’Dwyer de saldırının arkasında durmuş ve hatta yapılandan övgüyle bahsetmişti. İlginçtir ki ölümü 21 yıl sonra katliamda yaralanan bir gencin ellerinden olacaktı.

Amritsar Katliamı bağımsızlık mücadelesinin güçlenmesinin önünü açmıştı. Ayrıca farklı inanışlara sahip olsalar da bağımsızlık için birlik olmalarını gerektiğini halka göstermişti. Sih’lerin bayramı olmasına rağmen ölenlerin bir kısmı Müslüman ve Hindu idi.
Günümüzde katliamın olduğu yerde ölenlere adanmış bir anıt vardır. Bahçe duvaralarında kurşun delikleri korunmuş, sonraki nesillere ders olması açısından sergilenmektedir.
İngiltere yöneticileri Hindistan ziyaretlerinde, olayı üstünkörü anmış ancak resmi bir özür hiçbir zaman dilememişlerdir.













Yorumlar